8 Haziran 2011 Çarşamba

Kaç Şef Yalan Sever ? Mim Vol.1


ilk not:

Konuma reva gördüğüm başlık olan ''Kaç Şef Yalan Sever ?'' mimik gönderimimin muhteviyatında var olan, Kaçamak ve Şeftalinin ilk hecelerinden oluşmaktadır.

****

Yalan, kelime anlamı olarak yalanmak fiilinden mi çıkarımlanmıştır bilmiyorum.

Zaten konunun dominant karakteristiği olan, yalan kelimesinin etimolojik ayrıştırımını da yapacak değilim :P ...

Öncelikli olarak yalanı -gerçek yalanı- sevmediğimi, etik ve etnik bulmadığımı bilmenizi isterim.

Öyle ki,

Yakın çevremdeki bir bireyin, ciddi manada yalan söylediğini sezdiğim an, onunla olan bütün uhuvvet bağlarımı koparırım. -örnekleri mevcuttur!-

Tabii burada ciddi manada belirtmesinin de altını kalın puntolarla çizmek isterim ;)

Yalanı fiziksel, kimyasal (hormonal), psikolojik, politik, sistematik, felsefik, komplotik, stratejik, metodolojik, kriptolojik vb. alt kategorilere ayırmak mümkündür elbet,

Fakat bana göre,

ciddi yalan (gerçek yalan) ve gayri ciddi yalan (gerçekle bağdaşmayan-yalansı) olarak, iki ana kategoriye ayrılır.

İşte bu noktada da kaçamak denilen kavram araya girer,

:) Benim Mimimin temasını oluşturacak kavramda, kaçamaktır...

****

Konuya ''Annemin yapmış olduğu kaçamakları çok beğeniyorum...'' diyerek girersem, hepinizin şaftı eksenel anlamda kayar :P

Oysa ki bir çok kişinin bilgisi dahilinde olmadığı(!) kaçamak, bir yemek türüdür.

Fakat çoğumuz kaçamağı, etik ve etnik sınırları dışında yapılan hal ve hareketler olarak biliriz...

Kaçamağın hazırlanışı hakkındaki bilgiyi, maharetli ellerden aldım. Tabii ki, Annemden...

-Hatta o esnada erişte pilavı yapacak olan anneme konu vesilesiyle kaçamak bile yaptırdım. Birazdan afiyetle yiyeceğiz,-

Yemek tuzu katılmış su kaynarken, içerisine belli bir ölçekte un bocalanıyormuş,

Daha sonra oluşan bütün bunlar, tahta kaşık yardımı ile iyiden iyiye karıştırılıp özenle eziliyormuş.

Bir süre ateşte bekletilen bu karışım, Kaçamak oluyormuş.

Tabii burada basit görünümlü pratik hazırlanışlı bu yemek türüne sos olarak,

kızgın tereyağı eriğiyi üzerine serpiştirilen ceviz parçacıkları ve peynirmiş.

+ Can alıcı nokta ise,

Kaçamağın pekmeze bandırılıp yenmesidir / yenmesiymiş...

-Bu arada dışarıdan işittiğim seslere göre annem, babamı akşam yemeği hususunda teskin etmekte zorlanıyor.

Sanırım babamın hazırlanan kaçamağın final bulmasına şahit olmasıyla, karnı bir mertebe daha acıktı.

Babam davasında haklı!

Bugün, takriben 200 şeftali ağacını tekledik! ve bugünkü yemeği sonuna kadar hak etti(k)!-

Biliyorum, şeftali tekleme deyimi sizlere yabancı geldi,

Fakat ebeveynim beni ısrarla yemeğe çağırıyor.

Benim akşam yemeği içtimasına iştirak etmem gerek,

yazıma bilahare devam edeceğim,

görüşmek üzere...

****

Evet, ben geldim. Nerede kalmıştık ? -bu noktada,  Nerden Başlasam başlıklı bloğun aklıma serpişti =)-

Ha evet, şeftali tekliyorduk.

Şimdi şu şekilde izah edeyim;

Bilirsiniz müdahale edilmediği zaman, şeftali ağacının üzerinde yüzlerce şeftali meyvası olur.

Nasıl ki normalin üstünde çocuğu olan bir aile, çocuklardan her birine yeteri kadar ilgi gösteremez istenilen hayat standartlarına eriştiremez ise,

şeftali ağacında da durum bundan farksızdır.

Elle müdahale edilmemiş / işçilik görmemiş bir şeftali ağacı, bünyesinde barındırdığı meyvalara yeteri ilgiyi gösteremez ve meyvalara iyi bir erişkinlik kazandıramaz.

Tabii, bunun böyle olması gerek çiftçiye gerek agro-ekonomiye istenilen düzeyde katkı da sağlayamaz.

Bu yüzden ağacın üzerindeki mevcut meyvalara elle kopartmak suretiyle müdahale / muamele yapılır.

Ağacın erişkinliğe ulaştırabileceği kadar meyva ile refahı sağlanır.

Fi tarihinden beri var olan bu işleme ''şeftali tekleme'' adı verilir.

Bana göre, bir anlamı da seyrekleştirmedir.

ya da daha marjinalistik bir ifadeyle, tümdengelimdir...

****

Dip not:

Bu noktada, farklı bir çok hususa meyletme çırpınışları gösteren ben,

konunun ana hatlarına değinmeden çok fazla yazdığımı anlayamayacak kadar kendimi kaptırmışım...

Konunun özgün bütünlüğünü muhafaza etmesi maksadıyla ''Kaç Şef Yalan Sever ? Mim Vol.2'' ile karşınızda olacağım.

O zamana dek görüşmek dileğiyle,

Ayrıca, beni aynı konu merkezinde Mia Wallace 'de mimlemiş :)

O'nada buradan şükranlarımı sunuyorum.

****

Saygı ve Sevgilerle...

10 yorum:

Paris in Me :) dedi ki...

nekadar çok şey öğrendim bu yazıdan ben böyle , inanıyorum ki beni ezme çabasında olduğunu hissettiğim insan kaynakları personeline senden öğrendiğim kelimelerden bir veya birkaçını kullanarak, bende onu ezebilirim, "hıh sen bilmiyonmu bunu diye " :D
Yalanı sevmezsin onu anladım ama sen o gayri -ciddi yalanlardan en azından söylüyormusun onu bilemedim, ama söylemiyorum deme bence, bu daha bi gayri ciddi yalan olur :D

Paris in Me :) dedi ki...

buarada en son postuma yanıt bekliyorum senden, film indircem, senin neler önereceğini çook merak ediyorum :)

Cyberduck dedi ki...

:) Yazımın doktrin niteliğini de içerisinde barındırdığını bilmiş olmak, beni çok sevindirdi. İnceden inceye biraz da mizah marine ettirdim, esasında...

Benim o görüşmeye dahil olduğumu düşünemiyorum :P. acronomy ile İ.S.P'nin tasviri efkarı gözlerimin önünde yelpiriyor :P. Görüşme sonrası, en yakın hastaneye gider ve ötanazi işlemlerine başlatırdı heralde...

gayri-ciddi yalanlar yani yalansılar, elbette ki her bireyin günlük hayatta müracaat ettiği davranışlar silsilesini oluşturuyorlar. Benim de, bunlardan nasibim var haliyle, bunlara daha çok mizahi, ironik, absürd, sarkastik, hiciv vs. de denilebilir.

Film mevzusuna gelince, benden olan bir adet film önerisinde bulundum :). Umarım tarif ettiklerimden daha fazlasını hissedersin, izler iken.

****

Saygı ve Sevgiler...

Paris in Me :) dedi ki...

izledim filmi şimdi bitti, çok ama çok güzeldi gerçekten, çok etkilendim, hayatımda izlediğim en iyi filmler arasındaki yerini aldı resmen, çok saol...

Cyberduck dedi ki...

Öncelikle, talebimi nazarı itibare aldığın için, çok memnun oldum :).

diğer filmlere nispeten benim önerdiğim filmi, ivedilikle tedarik edip izlemeniz, beni ayrı bir hoşnut etti.

Romantizm ve naturalizm akımılarını benimsediğiniz yazı ve yazılarınızdaki ifadelerinizden bariz bir biçimde belli oluyor,

Sana, bu bütünlüğü dikkate alaraktan Swept Away filmini önerdim :).

Filme olan beğeniniz, yorumdaki ifade ve hayranlığınızdan yoğun biçimde hissediliyor (:.

+ En iyi filmler kategorisine aday göstermeniz de hissiyatıma önemli derecede mesnet kazandırıyor.

Bu film;

özgürlüğün yanı sıra özgünlüğü, romantikliğe koşut olarak dramatikliği, Kapitalizme tezat düşen komünizmi / anti-kapitalizmi, doğruyu perçinleyen yanlışı bünyesinde barındırıyor.

Daha karşıtlanacak o kadar çok şey var ki bu filmde...

Ayrıca dün aklıma ilişti :).

Benim beğenerek izlediğim bir film de ''Koro'' filmi olmuştu.

O filmi de izlemediyseniz, tavsiye ederim ;).

****

Saygı ve Sevgilerle...

Cyberduck dedi ki...

yakinen farkettim de 1. mesajımdaki kısaltmayı (acronomy) İ.K.P yazacağım yere İ.S.P yazmışım :P.

Bu noktada yazılarıma olan dikkatinizin eksikliği gün yüzüne çıkıyor :P. (esbabı mucibeme bak sen yahu!)

Tabii ona da alesta bir kulp buluverdim (:

''İnsan Sağaltım Personeli'' olarak...



*esbabı mucibe ; gerekçe
*sağaltım ; tedavi ya da terapi

****

Saygı ve Sevgilerle...

Adsız dedi ki...

Sevdim satırlarındaki sıradışı düşünceleri.
Merhaba:)

Cyberduck dedi ki...

Merhabalar (:

@Sıradan Bir Balık;
Sizlerin beğenisine hitap edecek şekilde tımar edebildiysem, ne mutlu bana.
İlgili konuya, istediğim ölçüde rağbet olmadığını düşündüğüm bir an, sizin bu moralize edici yorumunuz, beni çok mesut etti.


****

Saygı ve Sevgilerle...

G R İ ❥ dedi ki...

bu son yorumda beni bahtiyar etti : D

OtsuMimar dedi ki...

bir mimde bendenn =)