2 Ağustos 2011 Salı

Omni-Potance Vol.3



En kötü iletişim metotlarından biri, zannetmektir.

Günlük yaşantımızda her birimiz, birer medyumuzdur.

En azından medyum edasıyla gezenlerdenizdir...

''Herkesin düşündüğünü tahmin etmek'' ihtisaslaştığımız konular arasına dahil olmuştur.

Bunun yanı sıra, herşeyi bilme gibi enteresan bir özelliğimiz de vardır.

İsterseniz, bunları ispatlayacak netlikteki örnekleri şöyle bir sıralayalım;

Markette bir kız yanımızdan geçerken gülümsedi. Hemen ''-Aha bu kız benden hoşlandı'' deyip,

bunun üstüne de binlerce fantezi kurarız.

Eşimiz işten gelmiştir ve sinirlidir. Hemen ''-Artık beni sevmiyor!'' deyip, eşimizi suçlarız ve onun adına bir

yığın trajik sinopsis oluştururuz.

İş verenimiz bir şeye sinirlenmiştir. Bizi odasına çağırıp, sert bir tavırla bir işi yapmamızı söyler.

Biz hemen ''-Bu adama da ne yapsam yaranamıyorum'' deyip, iş verenimizi suçlarız.

Örneklemeler çoğaltılabilir...

****

Herkesin bilgisi daahilinde olan deyimlerimiz vardır;

1- zan altında bırakmak

2- suizanda bulunmak

3- gıyabında bir şey söylemek

4- töhmet altında bırakmak vs.

etik olmayan bu sıraladıklarıma mesnet niteliği teşkil ettiği için,

zannetmekte etik değildir demek doğru olacaktır.

Kendimize bir iyilik yapalım ve ZANNETMEYELİM!

İnsanların bizim ne düşündüğümüzü bilemeceği gibi,

bizim de karşımızdakinin ne düşündüğünü bilmemiz imkansızdır.

Yaptığımız sadece zannetmekten ibarettir,

Gerçeği öğrenmek için yapılması gereken zannetmek değil, sormaktır!

Marketteki kıza ''-Bana bakarken gülümsediniz, yoksa beni tanıdığınız için mi ?''

Eşinize ''-Neden bu kadar öfkelisin, benle ilgili bir şey mi ?''

İş vereninize ''-Neden bugün üzerinizde sert bir tavır var ?'' diye sorabilirsiniz.

İnsanların söylediklerinin ve davranışlarının nedenini üzerimize alınmadan -onları suçlamadan- nedenlerini

sormak, en iyi ve en sağlıklı iletişim şeklidir.

Herkes kendi dünyasında yaşarken, herkes kendi dünyasını yaratırken, bizlerin karşımızdakinin ne

düşündüğünü, neyi niçin yatığını bilmemiz mümkün değildir.

Zannettiğimiz ölçüde de kendimize gereksiz problemler yükleriz.

İlişkilerin yürümemesinin en temel nedenlerinden biri de,

sormak yerine inadına bildiğimizi zannetmemizdir. -Ben biliyorum! edasıdır-

Zannederiz ki bizi sevmiyor, zannederiz ki bize kızgın, zannederiz ki bize küs, zannederiz ki bizi aldatıyor,

zannederiz ki bize düşman...

Bugüne kadar zannederek, kendinize gereksiz problemler yaratıp, ilişkinizi zedelediniz.

Artık ZANNETMEYİP sormayı deneyin.

Sorular kompleks değil aksine çok basit;

''-Sen bana böyle davranıyorsun, farkında  mısın ?

Bunun nedeni şu mu ?

Beni bu davranışın üzüyor, bunun nedeni nedir ? benim yüzümden mi ?

Böyle konuştuğunda / davrandığında ben bu şekilde düşünüyorum, bu doğru mu ?''

Evet çekinmeyin ve soruları yöneltin!

Sizi rahatsız eden her ne ise sorun ve o insandan öğrenin.

Zannederek yarattığınız gereksiz problemlerin çözümü sadece ve sadece sormaktır!

****
Sevgi ve mutluluğun ruhunuzu ısıtan giysileriniz olması dileğimle...
Saygı ve Sevgilerle...

2 yorum:

Paris in Me :) dedi ki...

Evet yaa cidden çok doğru, yeni hayat felsefemiz bu olsun " zannetmeyelim, soralım " beğendimm !

Cyberduck dedi ki...

Yaşam felsefesindeki büyük ve renkli yelpazeyi oluşturan, önemli bir bölüm de bu olsa gerek :).

Zannetmeyelim, Soralım.

Bünyemizde kısa devreler yaşatan, sorunlardan kurtulalım...

****

Saygı ve Sevgilerle...