22 Ağustos 2011 Pazartesi

Omni-Potance Vol.7



Duyu organlarımızla konuşmaya başladığımız an, isteklerimizi yaşamaya başladığımız andır.

Duyu organlarımızla konuşmaya başladığımızda, istediğimiz hayatı yaratabileceğimizi farkederiz.

Bu farkındalık, bizi adeta farklı dünya boyutları arasında seyahate çıkarır.

Duyu organlarınızla konuşun, sizi mutlaka dinleyeceklerdir...

Mesela;

* Gözlerinizle konuşun.

Yağan yağmuru çamur olmak yerine, doğanın bize bahşetmiş olduğu, bereket olarak görsün.

Bir yağmur damlasının, yaprağın üzerinden salınırken oluşturduğu zarafeti görmemek, ne kadar acı bir durum, değil mi?

Oysa bu tür durumlar, sinematografik kareler gibi çok kez karşılaştığımız sahnelerdir de, maalesef biz ayrımsayamayız...


* Kulaklarınızla konuşun.

Sinirle bağıran sesi; rahatsızlık olarak duyumsamak yerine, bağıran insanın yardım haykırışı olarak duysun.

''Seni Seviyorum'' diyen sesi; alelade bir duygu değilde, köklü bir ilişkinin temellerini oluşturucu bir duygu ile, algılayın.

Ağlayan bir bebeğin sesini, rahatsız edici / itici bir tonla değil de, doğal sevginin içerisine sarmaladığı zarafetli bir ton ile algılayın...


* Dilinize Konuşun.

Ağzınıza aldığınız her lokmayı, ayrı bir yaratıcılığı ayrımsayarak tatsın.

Ademoğluna bahşedilmiş o kadar çok nimet var ki,

Bunların farkında olamamak, safdillikten başka bir şey değildir...


* Teninizle konuşun.

Rüzgarı soğuk olarak değil, tüm vücudunuzu sarıp-sarmalayan sıcak sevgi olarak hissetsin / deneyimlesin.

Sevgilinin elini kavradığınızda, bedeniniz ve zihniniz sizin için, çok daha farklı duyguların tercümanlığını yapsın.



****

Tekrar yinelemek gerekirse; duyu organlarımıza neyi, nasıl algılamaları gerektiğini söylemeye başladığımızda,

istediğimiz hayatı yaratmaya / deneyimlemeye başlarız.

Her yaşadığımız olayı, rastlantısal durumları, duyu organlarımız vasıtası ile algılarız.

Duyu organlarımız olmasa, hayatı deneyimlememiz mümkün olmaz.

Onlarsız yaşayabileceğimiz hayat, bitkisel hayattan başka bir şey olmazdı.

Her olayın 360 derece bakış açısı vardır;

Duyu organlarımızla konuşmaya başladığımızda, yaşadıklarımızı bizim işimize yarayan açılardan bakarak,

hayatımızı istediğimiz gibi yaratmaya başlarız.

Her duyu organınıza önce konuşmayı öğretin. Sonra da dinlemeyi öğretin.

Sonrasında da vereceğiniz talimatlarla herşeyi olduğu gibi değil, görmek istediğiniz gibi görmeye başlayın.

Belirli bir süre sonra;

istediğinizi görüp,

istediğinizi duyup,

istediğinizi tadıp,

istediğinizi hissedip,

istediğinizi duyumsayacağınızdan, ''İSTEDİĞİNİZ HAYATI'' yaşıyor hale gelirsiniz.

****

Wil Bolton'ın pastoral ambient tarzında, eksperimantal elektronik müziği ile de farklı duygu dehlizlerinde seyrüsefere çıkmak,

notaları görmek, notaları duymak, notaları tatmak, kısacası notaları duyumsamak için,

ve bu mistik müziğin eşliğinde hayatı farklı bir bakış açısıyla deneyimlemek için,

.: buyurun :.

Ayrıca 'Time Lapse' adlı albümünü edinmenizi ya da bilmünasebe özgün sitesinden dinlemenizi de öneririm.

****

Sevgi ve mutluluğun ruhunuzu ısıtan giysileriniz olması dileğimle...

Saygı ve Sevgilerle...

Hiç yorum yok: